Kibirli arı ve üzgün papatya

Sıcak bir yaz günüydü. Her yer çiçeklerle dolu ve hava mis gibi kokuyordu. Çiçek tarlasının üzerinde arı vız vız diyerek yavaş yavaş uçuyordu. Havada o kadar güzel süzülüyordu ki papatya onu hayranlıkla izledi. Uçmaktan yorulan arı papatyanın yanındaki ağaç dalına konar. Papatya, arı ile konuşmak ister ve seslenir: Okumaya devam et

Küçük ayşe ve kardeşi

Ayşe kendisinin her zaman küçük bir kardeşinin olmasını hayal ederdi. Onunla oynamak, oyuncaklarını vermek, giysilerini paylaşmak ve parka girmek istiyordu. Etrafındaki kardeşi olan arkadaşlarına hayran hayran bakar ve kendisinin kardeşi olmadığı için üzülürdü. Bu konuda annesine gelerek: Okumaya devam et

Küçük kız ve çirkin cadı

Güzel bir köyde ailesiyle yaşayan şirin mi şirin, sarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimli küçük bir kız yaşardı. Küçük kız annesine yardım eder ve sonra kırlarda oynardı. Hep çikolatadan ve şekerden evi olması için dua ederdi. Çünkü çikolata ve şeker yemeği çok seviyordu. Her zaman babasına çikolata ve şeker almasını söyler, akşam babasını yolunu heyecanla gözlerdi. Babasının aldığı çikolata ve şekerleri yer ertesi gün yine çikolata ve şeker için dua ederdi. Okumaya devam et

Tuz Tüccarı ve Eşeğin İmtihanı

Bir zamanlar küçük bir köyde tuz tüccarı yaşardı. Bu tüccara yardım eden bir maymun ve eşek vardı. Tüccar her sabah tuzunu çuvala koyarak eşeğe yükler, yakındaki şehre satmaya götürürdü. Yine günlerden bir gün tüccar eşeğe tuzu yükledi ve şehre gitmek için yola koyuldular. Bir göletin yanından geçerken eşek yükün çok ağır olduğunu ve artık taşımakta zorlandığını söyledi. Tam o sırada eşek takılarak gölete düştü. Neyse ki eşeğe bir şey olmadı ama tuz çuvalı gölete düşerek ıslandı. Eşek ve tuz sırılsıklam oldu. Tüccar eşeği göletten çıkardı ve tuzu daha hafif olmuştui ve böylece eşiğin daha rahat taşıyabiliyordu. Okumaya devam et

Utangaç Zeynep

Zeynep annesiyle ve babasıyla yaşayan şirin mi şirin küçük bir kızdı. Zeynep’i annesi ve babası çok seviyordu. Onu her gün gezmeye götürüp, mutlu ederlerdi. Zeynep’e türlü türlü oyuncaklar alıp, onlarla oynarken mutlu olsun istiyorlardı. Ama Zeynep o kadar utangaçtı ki arkadaşlarıyla oynamıyor ve onlardan kaçıyordu. Hatta eve gelen misafirlerden dahi kaçıp, onların yanına gelmiyordu. Annesi Zeynep’in bu durumuna çok üzülüyordu. Onunla konuşup neden böyle davrandığını anlamak istiyordu. Ama Zeynep yine aynı şekilde utangaç tavırlarına devam ediyordu. Okumaya devam et

Zalim Kral ve Bilge Adam

Bilge adam ülke ülke gezer ve her ülkede insanlara yardım ederek, bilgilerini paylaşırdı. Günlerden bir gün yolda dinlemek için ormanda bir ağacın altında oturur. Bu sırada o ülkenin Zalim Kral’ı ormandan askerleriyle geçer. Bu sırada Zalim Kral ağaç altında oturan bilge adamın yanında durur ve kim olduğunu sorar. Bilge adam: Okumaya devam et

Açgözlü köpek

Bir şehirde iri mi iri bir köpek yaşardı. Bu köpek çok hırslı ve aç gözlüydü. Hırsı ve açgözlülüğü yüzünden birçok kez bedelini ödemek zorunda kaldı. Bu yüzden hırslı köpek kendi kendine söz verdi. Bir daha asla açgözlü ve hırslı olmayacaktı. Fakat bu sözünü uzun süre tutamadı. Yine eskisi gibi açgözlü ve hırslı bir köpek oldu. Okumaya devam et